30.10.10

tick fucking tock

kendimde güç bulsam, herkesi toplayıp etrafıma başımdan geçenleri anlatacağım ve bunun şerefine güzel bir yemek vereceğim. kaçak olmanın tadını rakı kadehlerinde tartışacağız..

bu şehir beni ağlatıyor biliyor musun, ben burayı hiç sevemedim, çünkü bana hiçbir kimse, hiçbir şey bu şehiri unutturamayacak, bu şehir bana hiçbir zaman iyi gelemeyecek.

lanet olsun hepinizin kulağına haykırmak istiyorum yol diye gittiğiniz şeyi ben labirentin duvarı olarak ilerliyorum, duyduğunuz hiçbir kelimeyi kelime anlamıyla duymuyorum, her şey benim gözlerimde birer delik açıyor. her aşk bana birer hançer. sen onun elinden tutarken ben içimden hep hero söylüyorum çünkü benim hayatım her zaman gerçek ve beklentiler olarak ikiye ayrılmış durumda.

gün arabesk olma günüdür. ben bir daha buralara gelemeyeceğim hatta arabesklikten miden bulansın istiyorum, okumayacaksın ama okurken kusacağını düşünmek bana yetecek.. hastayım be, duygusal oluşum normal, bronşit falan, shit.

bak görüyor musun, bir adım daha var aramızda şimdi, bak ben bir daha kimseyi sevemeyeceğim, bak umut dediğin şey beklentinin yarısında kaldı, beklenti dediğin şeyi benim hayali arkadaşım gibi, kafamın yanındaki ekranda oynuyor, rusyada denize gireceğim bir gün, araba kiralayıp vodka içeceğim sonra kaza yapacağım, kafayı öyle bir bulacağız ki bir daha kendimizi arama ihtiyacı kalmayacak.
bak bu şehir beni öldürüyor, bu şehrin herhangi bir mahallesinin herhangi bir sokağındaki saçma bir apartman dairesinde olmak benim nefesimi kesiyor,
ben sabah yatıp akşam kalkıyorum, hayatımı heba edenlerden mi intikam alıyorum, yo hayır, zaten bu yazdıklarımı kimse anlamayacak çünkü kimsenin suratına ayık kafayla haykırmadım başımdan gelenleri. benim hep başıma komik şeyler gelir sanıyor insanlar, evet o kadar komik şeyler geliyor ki, bir tek bana oluyor.
bak çevirdiğim sayfada sen vardın, zor çevirdim ama burada da sen varsın, bir sonrakinde de, her şeye rağmen bir sayfa daha kapatmak ağır geliyor bana.
kimse bana inanamıyor, kimse benim gibi sevemiyor, kimse sigarayı benim gibi içmiyor hem kimse aşkı onur ünlü'den, birhan keskin'den dinlemiyor.
arabeskle alakası olmayıp en arabesk yaşayan benim sanırım. ben aşk dediğimde bana, " yani, ya sen öldürülürsün, ya da bu eller öpülür" diyorlar,

yani ya yok olursun ya da yanımda olursun.
aşık adam sınanmaz demiştim, ben aşık olmadan sınanmaya başladım, bana gelmeyecek olanların bana geliyor oluşuyla imtihan edildim, tezimi senin üzerinden teslim ediyorum, yüksek lisans gelmez artık. ben daha bu yaşıma dönmem, ben 18 yaşıma da dönmem 13 yaşıma da dönmem. dönsem dönsem rusyadaki vodkalı trafik kazasından sonra bitkiye dönerim.
ah bir bilseniz ağlamak ne kadar zordu benim için, benim kafama alman panzerleri çıksa ağlamazdım, şimdi en ufak bir sevinç veya üzüntüde saatlerce ağlayabiliyorum, aşık adam hakkaten sınanmamalıydı.
ben bir masala inanmak istemiştim, siz beni tek tek,
tek bıraktınız, şimdi artık benim taş atacak, taş kaldıracak halim yok, kalmadı demişti birhan keskin, ilk okuduğumda bunu okuyup da hisseden insanlar için üzülmüştüm, artık okuyunca kendime üzülüp kitabı fırlatıyorum. dürtmeyin içimdeki narı, beyaz gömleğim var, hem annem yeni ütüledi.
tanrı beni dondurup, tütsüleyip odasına koymalı bence, bana baktıkça lanet etmeli 7 gününe, o 7 gününü yaratmaya heba etmiş ben yıllarımı uyuyarak heba etmeye kalkışıyorum şimdi.
şimdi lütfen gidin, gittiğiniz gibi gidin ve beni yalnız bırakın.
cumhuriyet resepsiyonu gibi giyinsin herkes, resmiyet son raddesinde olsun, herkes beni dinlesin
ama sen dinleyeme, kulakların kanasın ben konuşurken kürsüde, ben muhafızlardan seni hastaneye götürmelerini isteyeyim, apar topar git sen salondan, sonra devam edeyim konuşmama, annemin bileklerine kolonya sürsünler, ablama bolca peçete versinler, babam ise salonun dışında beklesin, ona haber vermeyeceğim, davetsiz misafir gibi dışarıda kalacak.
ağlayarak aradığım ve yardım istediğim büyük insanlar gece sonunda sonsuz halaya mahrum bırakılsın, kimse beni kurtarmasın, kimsenin beni kurtarmasını beklemeyeyim, kimseye benzemeyeyim.. sonra sahneye ben tekrar çıkayım, beni alkışlayan herkesin elleri birbirine yapışsın yapmadığınız her şey için teşekkür ederim diyeyim, sonra seni sevdiğimi söyleyeyim, sen hastanede onun elini tut ve kulaklarından çıkan kanı beraber silin. sonrasında attığım her adımda ayak izimden sizlerin kanları çıksın, o kanlar sizlerin pişmanlığı olsun, görmezden gelişinizin, inanamayışınızın ve bilmek istemeyişinizin.
ben hero dinliyorum, it's alright diyerek kafamı sallıyorum.
seni seviyorum, hikayenin kahramanı da benim, senin benim beklentime ulaşacak kadar dayak yemişliğin yok çünkü. parmaklarım bunun için uzun değil, piyano çalmak için uzundu.
san francisco'daki sevdiklerime selamlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder