26.10.10

ömer'dir, hayattır.

Ömer seni çok özledim, dün senden bahsettim, tanışmamızın nasıl ortak bir hikayeyle büyüyüp, benzerliklerimizi nasıl heyecanla buluşlarımızı ve senin defalarca hayatımı kurtarmanı.

kashf'i hatırlıyor musun ömer ? kashf için yazılan çizilenleri. kashf için gidilip gelinen yerleri ? kashf'in varoluş anlamına geldiğini öğrenişim ve zamanın özgürlüğe varışı.

hani her insanın bir iyileşme dönemi olur, ben hep iyileşmeye çalışılan dönemde kalıyorum, insanlarla konuşmadıkça anlatacaklarım imkansızlaşıyor sonra üzerine konuşulmayan üzerine içiyorum. çok rakı var ömer. görsen...

"ömer'le ömeri konuşurduk ölümden konuşur gibi çünkü yağmurdan önceydi ve hayatımızın bir ilçesi kadar yakındı bize. Ömer biz bu büyük bahçede birbirimizi nasıl buluruz bir daha ve nasıl bulur birbirini: hangi ağacın dalında hayat ve ölüm hangi ağacın ardında saklanır iki arkadaş gibi, birbirini bulmuşken oynamak için
sonsuza kadar kahkaha
sonsuza kadar gözyaşı
ikisinin de payı vardır arkadaşlıkta
hayatın payı ölümde
ölümün payı hayatta.

Ömer geçmiş zaman sahilinden yeni hayata çıkılmaz. ölüm yoksa bizde yokuz Ömer, çok seviyorsak da yokuz Ömer, nefret ediyorsak da yokuz Ömer, biz yoksak siyah kasaba da yok, biz yoksak ölüm de yok Ömer. şimdi oturup seninle neyi konuşacağız, sonunda ölüm yoksa Ömer?"

o kadar uzun zamandır aklımdasın ki, o kaddar açık söylüyorum ki bunu, seni o kadar çok özledim ki Ömer. yağmurdan önceki kardeşim gibi...

haydar ergülen kitabı elime geçti, bu şiir çıktı karşıma, yarısı benim cümlem yarısı haydar'ın, yine tüyap geliyor, yine bir şeyler.

ömer iskender yiyelim, yine şehrin kalbine gidip, kalplerimizin atmasını durduralım, yine müzikler gelsin, yine şarkıları birbirine benzeteyim ben sen benim yeteneğimle övün, yine sen bana kız, yine ben sana küseyim.


ömer hiç gitme..

kelimeler kış uykusundaydı
kabuğuna çekilmişti düşler
yapraklara sarılı
toprağa gömülmüş
tarifi olmayan bir duygu
tahayyul edilmeyi beklerken
küçük bir kız çocuğu
zamanın ötesinde,
sessizliğin içinde beliren
yalnız,
şaşkın
ve korkmuş
tüm iyi niyetiyle söküvermiş onu yerinden
sanki yol gösteriyor
kaybolduğunu bilmeden
hüznün sesi yükselirken
kuzguni gecenin derinliklerinde
kashf'ın büyüsü ile irkiliyor ihtiyar
kaybolan benliğine umut serpiyor,
dile geliyor yorgun beden
. . .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder