9.10.11

beni erken öldürün.

yaşadıklarımdan öğrendiğim hiçbir şey yok diyemem. birkaç şey biliyorum. çok sigara içersem mesela ağzımın tadı gidiyor.

biri bir yere gittiğinde onu beklememek lazım. beklesen bile biraz içine atman hayırlı olur. seni mutlu eden şeyin arkasında dur bence. mutlu olduğun yerde dikil. mutlu olduğun için savaş.

bazı şeyleri bazı şeylerin hatrına söylemekten vazgeçme, suçlanabilir ve çok kolay yargınalabilirsin. kimse anlamaya yanaşmaz çünkü. çıkmaz sokaktır onların işi, çıkmaz sokaklara sürükleyene kadar yargılarlar, umursadıkları tek şey ne kadar değer verilen varlıklar olduğudur çünkü, hep onaylanma arzusuyla yanıp tutuşur, katı kurallar dizerler. hayatın anlamını bildiğimden dolayı anlamsız rüyalarımı gerçek sanmaya ve onlarda da kusur aramaya başladım.

thank you! ama burası bence avrupa değil, yani arabalar durana kadar karşıya geçmemeliyiz. mesela ben aslında biraz yazamıyorum ve insan yazamadığı zaman yazmaya çaba harcamamalı.

şu seneleri de bir kenara bırakın artık. bir senede tanıyamadığınız insan da vardır, tek görüşte tanıdığınız insan da vardır. böyle şeyler vardır. 1 ayda aşık olup evlenebilir insanlar, 5 yıl sevgi içinde yuvarlanıp, "oha" diyerek kaçabilirler olay yerinden. kimi 15 yıl dost kalabilir, kimi 5 gün kalır. kopukluk dostluğu bitirmez. KOPUKLUK DOSTLUĞU BİTİRMEZ. bazı şeyler sadece anlamsızlaşır ve içi boşalır değerlerin. kimi 15 günde dost olabilir. şu paylaşım denen meseleyi kurcalayın biraz. her şey önemli olmak ve onaylanmak değil. tanrım nolur artık birbirinizi onaylamaktan vazgeçin. çünkü gün geldiğinde birbirinizi onaylayan tek varlıklar birbiriniz olacaksınız.

son kez bunu demek istiyorum;

sevgi dediğiniz şey, o sizin sandığınız şey değil.
valla değil.
gerçi biraz anlaşılsam, zaten bunları tekrarlamama gerek kalmayacak. kopukluk ve bazı şeyler dost dediğiniz zaman onu dememiş saymaya sebep değildir.

bazı alıntılar yapasım geldi;

"Bazı akşamlar telefon açıyordum. İçeride kim varsa muhabbet ediyordum. Bazen onlar kafayı bulup beni arıyorlardı. Yıllar geçtikçe koptuk. Bir ara sokakta, uzun zaman önce terk edilmiş, lastikleri patlak bir arabanın ne anlamı varsa, o günlerin de öyle bir anlamı var şimdi."

"Altı yaşında bir yaprağa dokundum ve dedim ki sevgili yaprak seni hiç unutmayacağım."

"Beni al Tanrı’nın huzuruna çıkar. Ben de ona diyeyim ki, “Tanrım. Beni olduğum gibi kabul edebilecek bir Tanrı’ya her zaman inanabilirim.” O da bana, “Yürü git o zaman şeytanla görüş huzurumda ne işin var alla alla,” desin. “Kim soktu lan bunu içeri megalomana bak,” diye söylenirken biz şeytanın yanına gidelim. Sen de şeytana de ki, “Şeytan kardeş, sonuçta sen de bir melektin ama iktidar hırsın vardı. Şeytanı şeytan yapan iktidar hırsıdır. Eski günlerini özlüyor musun?” Şeytan da sana, “Sen kaç yaşındasın güzelim?” diye sorsun. “Otuz dört,” de, otuz beş olduğun halde. Şeytanın gözleri dolsun ama çaktırmasın bizi gene zamanın içine sepetlesin. Orada bir çay molası verelim geceyi bekleyelim. O gece beni al kardeşlerinin acılarıyla çarp sonra kendi yaralarına sar. Biraz sustur, biraz soğuk davran, biraz da teyzem ol. Konuşabilecek gücümüz varsa ağladıklarımız yalan. Sahiden bak. Beni al biraz sarhoş et biraz saçlarına tak biraz da yağmurların peşinden koştur. Beni al erken öldür mutsuzluk uzun sürmez."


mutsuzluk uzun sürmez, müzik açarsın, iki ses duyarsın. mutlu olursun.
müzik önemli.

2 yorum: