28.11.10

and the cohen sings,

ağustos ayıydı ve çok sıcaktı, cebimdeki tüm parayı bir bilete yatırdım. yani o biletin ait olduğu konsere gidecek param bile yoktu. bir kaç tane insan vardı etrafımda, tanımadığım, tanıyamadığım ya da kafamın eremediği insanlar, aslında ablalar abiler ama ben her zaman onlarla aynı ortamlarda bulundum bunca sene. kulaklarımda hep aynı adamın sesi, gözümün önünde hep aynı adam. babam kadar seviyorum galiba ben onu. 4 kişi bir arabaya doluşup, düşünce gücümüzün ağzına sıçtıktan sonra yerlerimizi almıştık. sonsuz bir huzur, hissizlik ile sahnedeki kanadalıyı izliyordum. insan hissizken de ağlayabiliyormuş jonspi. gece sonunda ellerim morarmıştı alkışlamaktan. ama yine acı hissi yoktu hiçbir yerimde. gözlerim ağrıyordu sadece. mükemmeliğin karşısında.

eve döndüğümde gerçekten yaşamımda başka isteyebileceğim hiçbir şey yokmuş gibi hissettim. aynı his bir daha olmadı. bana bunu yaşatan adam; Leonard Cohen'di.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder