27.9.10

kıpırdama, anlatıyorum!

üşengeçliğim bütün kaburgalarımı ve iç organlarımı tekmelemiş gibi, nefes alış verişlerim inanılmaz bir ağrı. dayanılmaz. ben şunu merak ediyorum, bu kadar halsizken nasıl hala düşünebiliyorum ?

pazartesi sabahı, 7de kalk, 7:15te evden çık, minübüse bin, benim ülkemde minibüs, otobüs vb. kapasitesi yok, alabildiğineyi de asla şöförler kabul etmiyor. sonra metrobüse bin, itsin davarın teki seni, iki posta kavga et. sabah sabah cinlerin senden önce harekete geçsin.

"kaburgalarım ağrıyor" sanırım insan isteksizlikten ve üşengeçlikten de ölebilir, zira ben üşendikçe yoruluyorum ve her tarafım ağrıyor. 6 yaşındaki bir kız çocuğunun bebeğinin karnına evde bulduğu her şeyi doldurup dikmesi, ardından onu kesmesi ve içindeki incik cıncığın düşmesini izlemesi gibi, benim de karnımı kesseler, renk cümbüşü olur, boy boy, her renkten ağrı kesiciler, ateş düşürücüler, sakinleştiriciler, alerji ilaçları niagara gibi dökülüp duracak..

şüphesiz ki bir yerde duracak bu ama durduğu yer neresi olacak bazen korkuyorum, insan bazen korkar zaten, bu sibel'le oturup jonsi'ye sövmek gibi, emine'yle filmlerden konuşmak gibi, cana'ya sigur ros'u anlatmak gibi, ecem'le gülmek ve konuşmak gibi, candemir'e sarılıp ağlamak gibi olmayacak.. benim hayatıma jonsinin sesi sıkışmış gibi olacak... biraz jonsi etkisinden bahsedelim;

ne izlerseniz, neye bakarsanız bakın, çöp kutusundan, tuvalet kağıdına, telefondan araba lastiğine, anneden arkadaşa her nesne ve cismi sonsuz bir hüzünle izlemenize ve bakmanıza sebep olur.

bu düzlemden şüphesiz ki kurtulacağım bir gün, durmaksızın boş konuşan insanlardan, bencil insanlardan, sağı solu belli olmayan insanlardan, gereksiz topuk seslerinden..

kendimi boş evlerde görmekten bıktım rüyalarımda, sorun boş evlerde değil ben her yerde yaşarım... sorun yalnız olmamda, sakın gitmeyin bir yere..

ben çok yoruldum..
4 gün 4 yıl gibi geçecek diyordum ama, 1 saat bile 1 yıl gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder