14.9.10

böyle yaz, böyle yazı mı olur???

ağlaya ağlaya çocukluğuma dönmeme ramak kalmıştı, hastaneler, kanlar, neşterler, cenazeler bu tip şeylerden duyduğum mide ağrısının yanına iliştirdiğim "özlem" ve "öfke" katranlarının ardından, kaf dağının arkasındaki sikten ülkeden başım dönüyordu.

aldığım her derin nefes bana bıçak gibi saplanıyordu artık, her nefeste gözlerimin dolduğu günlerdi. bir masala inanacak halim yoktu, taş atacak halim bile yoktu.. çektiğim ağrıları çeken biri iyi ki yoktu yanımda, kahrımdan ölürdüm başında beklerken. kendimi anlatabileceğim başka kelimem kalmamıştı. yastığımın çok dertli olduğuna ve bana ihtiyacı olduğuna inanmıştım, işe geldiğimde aklımda bir tek o kalıyordu, bensiz ne yapıyordur acaba diye düşünmekten iş yapamaz hale gelmiştim.

sabrımın selametini en son uğurladığımda 12 yaşımdaydım, selametin gidişi çok haşmetliydi, görseniz ağlardınız bence. o zaman hayat bir şeydi, bir adım, bir umut bir şey işte. keşke size gerçek derdin ne olduğunu öğretmem için bana şans verselerdi.

büyümenin verdiği hasarın, hasat vakti gelirdi her sene, her sene kurumaya alınır diğer sene üzerine yenisi binerdi. büyümenin verdiği hasar hep böyle kara delik gibi büyüyecek miydi ?

şarkıların, filmlerin ve kitapların yanımda olmasına bile tahammül edemiyordum artık, artık insan sesinden korktuğum kadar, korkmuyordum bana gözünü dikmiş olan kargalardan. artık eve gidemiyordum, dışarı çıkamıyordum, artık bana adım atmak 75 bin euro ediyordu. oysa oturup kola ve pepsi arasındaki farkı tatmak isterdim, ya da gidip şarkılar söylemek falan.

biri de tutup kaldırmamıştı beni olduğum yerden, çünkü en komik halim buydu ve ben eğlendirmek için çağırılıyordum gittiğim yerlere, bu kadar acı çekiyor olmasaydım bu kadar komik olamazdım büyük ihtimalle. kahrımla dalga geçerken kahrımdan nefesim kesiliyordu. sizin gülmekten kesilişi gibi.

o günler bu günlerdi. dün bugün yarın.
sabrımın kalanını da yedim az önce,

çocuk olsam anneme sorardım, "anne mutsuzluktan ölür mü insan?"
şimdi anneme soru sormuyorum, ona sen benim sadece annem değil her şeyimsin dedim geçenlerde. sözler bu kadar ölü olmasaydı kesin değişirdi bir şeyler, hani şu hal hatır sormaları kesin değiştirirdim,

-ee naber?
+ iyi yaa, aynı iş güç işte..

bunu çok değiştirmek istiyorum, sormasınlar bana naber falan. ne haberi amk, bilmemne olmuş poponun hesabını soruyorlarmış gibi.

konu başka yerlere sapacak, sustum.

böyle yaz,
böyle yazı mı olur ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder