28.3.10

mavi kuş'u gülümsetmek.


selin can't
I can't
but maybe we can anasını satayım!

ikimizinde kırpılmasından bu yana baya bir uzun zaman geçti sanıyorum ki, anlık krizlerimiz, aynada medyum memiş görmelerimiz, kendimize gelmelerimiz hepsini unuttuk gitti.

yahu daha neleri unutmadık ki biz, ben yolun en kenarından yürümeye başlayalı baya uzun zaman geçti..

biz ne gong'lar, ne yonderhead'ler atlattık be...

düşünsene mesleğimizin, yamuk kaldırım taşlarını saptamak olduğunu, ya da editörlük gibi değil de, tamamen şantaj üzerine kurulmuş bir yazarlar cemiyetinde, basılmış ve best seller olmuş kitapların hatalarını bulmak, ya da mantıcı da mantı yapmak, yok yok kulaklık denemek olmalıymış aslında, yada oyun çözümlemek, veya pelin batu'nun en yakın arkadaşı olup onu aşağılamak ve sonra da dost acı söyler demek...
aslında mesleğimiz avcı olmalıydı anasını satayım, iyi müzik yapanları avlayıp, o korkunç üzücü derecede yaptıkları şarkıları hiç dinlemeden engellemek..

veya gıcık olan kadın kısmını çamura batırıp saçlarına yumurta kırmak, tarihi eser kaçakçısı da olabilirdik aslında, ya biz var ya, çok iyi tokat atardık.. robot mu yapardık ? o da olurdu. mesela masaj yapmaya programlanmış robotlar üretebilirdik.

alkolle ilgili mesleklere girmeyeceğim.. rakı, şarap.... ve bazılarıyla zaten içli dışlıyız çok şükür.amin allahım tövbe.

saçmalamak kabiliyetim artık yazıya dökülmüyor.
bu yazıdan bunu çıkarıyoruz,
her koşulda
selin can.
severim seni çocuk, senin kuzenini de severim
yæni
o yee men!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder