bir yıldı. herhangi bir ayın herhangi bir gününün herhangi bir saati. zira fark var mı aralarında, ben bilmiyorum. bilmem. yürüyordum. adımlarım da birbirine benzer zaten. henüz günlerimi başlamadan bitiren bir şey yoktu. pek bir korkum da yoktu. zaten olmayan şeyler de birbirlerine benziyorlar, ağırlıkları aynı. eksikliğin varlığı aynıdır.
sahi, neden bir şey yemeden uyuyorsun şimdi?
o gün kırık bir bulutla dışarı çıktım, onunla yürüdüm, artık o benimle yürüyor, arkasından da "öfkeni unutma, unutursan düşersin" diye söylenen itici şair yürüyor. sonra o gün ben eve gidip kafamı soğuk suya soktum. çünkü üşümüştüm. şimdi boğazım ağrıyor. şimdi ilaç içiyorum. sonra o ilaçlar kafamda patlayan kuşlara iyi gelmiyor. birinden yardım al diyorum, sonra başkası, "hikayenin kahramanı sensin kurtarılmaya ihtiyacın yok" diyor.
sonra senin karşına geçip oturuyorum. evet gülümsüyorum. ayaklarınla anlatmaya çalıştıklarını içime atıyorum. duyamıyorum. sahi, neden hiçbir şey yemeden yattın?
zaman mevhumundan habersiz, tutulan nefesleri hissediyorum, annesinin boynuna kurşun saplanmasıyla gelen çatırtıyı duyduğunda olduğu yere çakılan çocuğu idrak ediyorum. idrak zor meseledir. biri hastalıktır demişti hatırlamıyorum. o kadar dalgınım ki çok fena saçmalıyorum. sonra dudaklarda ilk okullar patlıyor.
o gün düşüncelerimle beraber sokaktaki evlerin camları yerle bir oldu. sonra tekrar toplandılar, sana körlerin göremediklerini yazdığı kitabı armağan edeceğim, gördüklerini hiçbir zaman sevemeyeceksin.
bugün hiç denize bakmadığım için soğuk suyu yedikten sonra denize yürüdüm. müziksiz hem de. hem de sessiz yürüdüm. ne apartmandaki ışıklar yandı beni görünce, ne arabalar durdu. sanırım yoklaştırılıyorduğum. bu sokak o gün böyle değildi. o gün.
ağzıma çikolata attım bir tane.. bak o gün ben çok korktum. deniz otobüsündeki tüm insanların bana baktığını sandığım gün. aslında arkamdaki kavgaya baktıkları gün. ben travmalar yaşamaya başladım aslında. böyle şeyler olmuyordu önceden. sonra başka türlü bir şeyler. o tip şeyler. çok saçma şeyler. çok garip hissizlikler. zaman mevhumu yiten bir insan için zaman bu kadar hızlı akıyorsa, o insan harbiden çok yanlışlardadır. yanlışlarda olmak. benim sesim çıkmayacak pek.
böyle yaz geldiğinde. daha da yoklaştırıldığımda, yaz korkusunun görkeminden sağır olduğumda, dinlediğim şarkılara bakmayın.
alışacak mısın ?
keşke bir şeyler yiyip, öyle yatsaydın..sonra, sonrası.
bilmem. hani gerçekten iyi olsun bu dersen, "benim için sabah olmamasını dile." içime inen kuzey kışı, başka türlü geçer mi ?
fazlasıyla etkileyici..
YanıtlaSil